Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tembeller İçin Harika bir Çağ Başladı.

Tembellik Değil, Anlamsızlık Yorgunluğu Tembellik, hayatımın başından beri benimle yürüyen bir gölge gibiydi. Şimdi bunca içerik üretiyor olmama bakıp “Bu kişi nasıl tembel olabilir?” diye düşünebilirsiniz. Oysa bu üretkenliği kazanmak yıllar süren içsel bir mücadelenin sonucudur. İnsan çoğu zaman emeğin, üretmenin, çabanın ne kadar değerli olduğunu fark etmek için hayatın ona bazı deneyimler yaşatmasını beklemek zorunda kalıyor. Belki bu yüzden tembelliğin, aslında sadece çalışmamak değil, ruhun anlam bulamadığı yerlerde yorulması olduğunu düşündüm. Peki tembellik neden bu kadar yaygın? Neden bazı insanlar saatlerce yorulmadan çalışabiliyorken, bazıları en basit işi bile erteliyor? Bunun cevabı, bence, yalnızca fiziksel yorgunlukta değil; işin anlamında gizli. Faydasına inanmadığımız, içi boş, sadece “yapmış olmak için yapılan” işler, insanın ruhunu söndürüyor. Özellikle de devlette çalışan bir öğretmenseniz bunu daha derinden hissedersiniz. Çünkü sınıfta öğrencilerle olmak, üretmek, ...

Kitap Yazmak Kolay mı?

Bir kitap yazmaya karar vermek, sadece bir fikir üretmek ya da boş bir sayfayı doldurmaya çalışmak değildir. Bu karar, insanın kendi zihninde ve ruhunda derin bir dönüşüm sürecini başlatması demektir. Çünkü yazmak, yalnızca kelimelerin bir araya getirilmesi değil; düşüncelerin düzenlenmesi, duyguların ifade edilmesi, bilinçli bir farkındalıkla dünyaya yeniden bakmayı öğrenmektir. Bu süreç, insanı önce düşündürür, sonra sorgulatır ve zamanla olgunlaştırır. Yazmaya başlayan kişi yavaş yavaş yalnızca bir okuyucu olmaktan çıkar; dünyayı gözlemleyen, sorgulayan ve yeniden inşa etmeye çalışan biri hâline gelir. Çoğu kişi yazmayı yalnızca hayal gücü yle ilişkilendirir. Oysa yazmak, hayal gücü kadar disiplin , kararlılık ve içsel bir emek gerektirir. Bir masa başına oturup saatlerce düşünebilmek, doğru kelimeyi bulana kadar defalarca cümle kurup bozabilmek, kimi zaman bir paragraf için saatler harcamak bu işin görünmeyen ama en gerçek kısmıdır. Bu nedenle yazarlık, sadece yetenek işi değil; ...

Öğrencime Mektup

      Merhaba Ömer Bir süredir meşgul olduğum, bütün yoğun işlerimin yanında, sanki hiç işim yokmuş gibi kendime yeniden iş çıkarıp   büyük dedelerden başlayan bir aile tarihi   yazmaya giriştim. Onlarca röportaj yaptım, onlarca sayfa notlar aldım, onlarca saatlik ses kayıtları topladım, yüzlerce resim derledim. Akrabalarla konuştukça merakım daha da arttı. Hiç üşenmeden İstanbul, Ankara, İzmir ve Kırşehir’deki akrabaları teker teker ziyaret ettim. Genelde benzer olayları herkes farklı açılardan değerlendiriyor, kendi bakış açısını anlatıyordu. Yüzlerce yıl, insanlık tarihi kadar eski olan sözlü anlatım geleneğiyle hikâyeler günümüze kadar geldiği kadarıyla benim el yazımla kâğıda dökülüyordu. Aralarında eli kalem tutan öğretmenler, doktorlar, hatta savcılar bile olmasına rağmen, daha önce kimse bu konuları merak etmemişti. Sarıkamış’ta şehit olan üç dedemizle ilgili en ufak bir detay bile yoktu. Anlatılanlar çok yüzeyseldi ve bir o kadar da merak uyandırmaktan ...