Aranızda mutlaka kitaplarından
bir tanesini okuyanınız vardır. Her ne kadar eğitimle çok ilişkili olmasa da,
her şeyin başı eğitimdir felsefesiyle yola çıkacak olursak, eserlerinin mutlaka
biz eğitimciler tarafından okunması gerekir. Milletlerin Zenginliği eserinde
beni en çok etkileyen üretim şekillerinin klasik üretim yöntemlerinden nasıl
daha hızlı ve verimli hale dönüştüğü idi. Eserde aynı zamanda geleceğe ilişkin
ipuçları vermekte ve bazı tahminlerde de bulunmaktadır. İnsanın bazı noktalarda
"vay be " dediği ve şimdi yaşasaydı gelecek için neler öngörebilirdi
acaba diye düşündüğümüz sayısız anlar bulunuyor.
Medyada çokça atama krizi ile
gündeme gelen öğretmen adayları insanların zihinlerinde yaz tatilleri geyiği ve
kısa çalışma zamanları gibi asıl noktadan uzaklaşan bir yaklaşım içinde
bulunmakta maalesef. Ancak buna bizler de yani öğretmenler de biraz ön ayak
olmaktayız.
Bizde tıpkı Adam Smith gibi
gelecek tahminleri yürütmek zorundayız. Peki, bu gelecek tahminleri arasında
neler var? Sayısız blogger, teknoloji yazarı ve youtuberlar binlerce içerik
üretmektedir. Ortaya çıkan yegâne sonuç ise "çok yönlü" olmaktır. Öğretmenlerin
de kendilerini bunun dışında hissetmemeleri gerekiyor. Üretilen tüm içerikleri
gördüğümüz zaman sanki bizimle alakası yokmuş gibi davranmamamız gerekiyor.
Ciddi özel eğitim kurumlarında nasıl bir hizmet içi eğitim sistemi olduğunu
inceleyin lütfen. Tam tersi üretilen içeriklerin büyük bir kısmı tamda bizim
için. Haberimiz yokmuş gibi davranmayalım. Çok yönlü özelliklerimizi arttırmadıkça
tarihin sayfalarında kaybolacağız. Bizleri ne bir sendika ne bir STK ne de bir
bakanlık kurtarmayacak. Şu anda nasıl ki bir Eğerci, kütüphaneci veya kalaycı
bulamıyorsanız, gelecekte de bir öğretmene denk gelmeyeceksiniz.
Benim anlattığım fen dersi, içerik
olarak kat be kat fazla youtube ta bulunmaktadır. Yani benim dersimi dinlemek
zorunda değil bir öğrenci. Şu anda bizim tek fonksiyonumuz öğrenci ile
etkileşime geçmek. Etkileşim ve zihinlerde ateş yakma, marşa basma gibi
tanımlanabilir. Ama dikkat edin bu özelliğe sahip olan öğretmen sayısı çok az. Biz
şu anda youtube un yapabileceği için yapıyoruz sadece ve inanın sayısız
alternatifimiz var. Asla vazgeçilmez değiliz.
Yukarıda eğer demişken çok ciddi
bir örnek geldi aklıma. Yıllar önce İngiltere’de bir eğer markası olan BROOKS
firması atlara çok özel eğerler yapardı. Şu anda böyle bir meslek ve talep de olmadığı
için firma artık çok ünlü bir bisiklet selesi üreticisi. Fiyatları çok pahalı
çünkü genellikle kişiye özel tasarımlar. Üzerine oturduğunuz deri bir süre
sonra sizin kalçanızın şeklini alıyor ve düzenli bakımlarını yaptığınızda son
derece konforlu bir seleniz oluyor. Bırakın bizde bir sele firmasını, geçmişte
yapılan eyerlerimiz arasında markası olan bir eğer var mıydı acaba? Güya bir
orta Asya kültürüyüz biz. Göçerleriz. Atlarla yüzlerce yıl haşır neşir olmuşuz.
Bu meslek kaybolsa bile şu anda İngiltere’de bir seleye dönüştü ve inovasyon
ile formu değişti, güncellendi ve marka hala yaşatılıyor.
İşte öğretmenlikte de ben şu
konudan anlamam diyemezsiniz. Böyle bir lüksümüz yok. Mesleğimiz dönüşecek. Bizler
bu dönüşümün neresinde yer alacağız. Eyeri bırakıp öğretmen evinde okeye mi
döneceğiz, yoksa selemi yapacağız.
Aziz Sancar’ın dediği gibi günlük
siyasetten, sendikaların boş laflarından uzaklaşıp bunlara kafa yormamız lazım.
Bu anlattıklarım sadece öğretmenler için değil tüm meslekler için geçerli
aslında. Ancak bence öğretmenlik buna en yakın meslekler arasında. Çünkü yıllarca
kendisini güncelleyememiş, yüz yıl öncesinin yöntemleri ile eğitim öğretim
yapan bizler, artık yenilenmeli ve
dönüşüme hazır olmalıyız. Hiç kimse sınıflara akılı tahta geldi diye bir dönüşüm
içinde olduğumuzu iddia etmesin. Ben teknolojiden bahsetmiyorum. Teknoloji
sadece bir araç görevi görüyor. Bizim içimizde, zihnimizde olup bitenler
önemli. Her öğretmen bir girişimci olmak
zorundadır ve üretebilmelidir. Hızlı
bilgi ve mal üretiminin bir parçası olmadığımız sürece dönüşümü asla yakalayamayacağız.
Öğretmen kodlamadan
anlamıyorum diyemez. Web tasarımından uzak kalıyorum, kitap okuyamıyorum, spor
yapamıyorum diyemez. Günümüzde milyonlarca dolardan sorumlu bir şirketin CEO
sunun sadece yaptığı günlük rutinleri, binde biri sorumluluğuna ve riskine
sahip olmadığımız halde yapamıyorum deme lüksüne sahip değiliz. 21. yy da
gelişen teknoloji geride kalanları yutmaya hazırlanıyor. Lütfen eyercilerden
olmayalım. Kendinizi mutlaka başka mesleklere de hazırlamalısınız. Çünkü Endüstri
4.0 bizlerden bunu bekliyor. Günümüzde bu gelişmeleri yakalamaya çalışan
yüzlerce doktor var. Neden böyle bir şeye şu anda ihtiyacı yokken bu
gelişmeleri takip etmeye çalışıyorlar. Çünkü bu gelişme sadece bizi değil tüm
meslek dallarını ilgilendiriyor.
Bol okumalı ve iyi günler
dilerim.
Oldukça başarılı bir yazı olmuş hocam. Vizyonunuz, meslektaşlarınıza örnek teşkil edecek nitelikte. Kendinizi geliştirme yönündeki çabanız da takdire şayan. Size çalışmalarınızda başarılar ve esenlikler diliyorum.
YanıtlaSil