Ana içeriğe atla

Öğretmen Olmak


Adam Smith - VikisözAdam Smith.
Aranızda mutlaka kitaplarından bir tanesini okuyanınız vardır. Her ne kadar eğitimle çok ilişkili olmasa da, her şeyin başı eğitimdir felsefesiyle yola çıkacak olursak, eserlerinin mutlaka biz eğitimciler tarafından okunması gerekir. Milletlerin Zenginliği eserinde beni en çok etkileyen üretim şekillerinin klasik üretim yöntemlerinden nasıl daha hızlı ve verimli hale dönüştüğü idi. Eserde aynı zamanda geleceğe ilişkin ipuçları vermekte ve bazı tahminlerde de bulunmaktadır. İnsanın bazı noktalarda "vay be " dediği ve şimdi yaşasaydı gelecek için neler öngörebilirdi acaba diye düşündüğümüz sayısız anlar bulunuyor.
Medyada çokça atama krizi ile gündeme gelen öğretmen adayları insanların zihinlerinde yaz tatilleri geyiği ve kısa çalışma zamanları gibi asıl noktadan uzaklaşan bir yaklaşım içinde bulunmakta maalesef. Ancak buna bizler de yani öğretmenler de biraz ön ayak olmaktayız.
Bizde tıpkı Adam Smith gibi gelecek tahminleri yürütmek zorundayız. Peki, bu gelecek tahminleri arasında neler var? Sayısız blogger, teknoloji yazarı ve youtuberlar binlerce içerik üretmektedir. Ortaya çıkan yegâne sonuç ise "çok yönlü" olmaktır. Öğretmenlerin de kendilerini bunun dışında hissetmemeleri gerekiyor. Üretilen tüm içerikleri gördüğümüz zaman sanki bizimle alakası yokmuş gibi davranmamamız gerekiyor. Ciddi özel eğitim kurumlarında nasıl bir hizmet içi eğitim sistemi olduğunu inceleyin lütfen. Tam tersi üretilen içeriklerin büyük bir kısmı tamda bizim için. Haberimiz yokmuş gibi davranmayalım. Çok yönlü özelliklerimizi arttırmadıkça tarihin sayfalarında kaybolacağız. Bizleri ne bir sendika ne bir STK ne de bir bakanlık kurtarmayacak. Şu anda nasıl ki bir Eğerci, kütüphaneci veya kalaycı bulamıyorsanız, gelecekte de bir öğretmene denk gelmeyeceksiniz.
Benim anlattığım fen dersi, içerik olarak kat be kat fazla youtube ta bulunmaktadır. Yani benim dersimi dinlemek zorunda değil bir öğrenci. Şu anda bizim tek fonksiyonumuz öğrenci ile etkileşime geçmek. Etkileşim ve zihinlerde ateş yakma, marşa basma gibi tanımlanabilir. Ama dikkat edin bu özelliğe sahip olan öğretmen sayısı çok az. Biz şu anda youtube un yapabileceği için yapıyoruz sadece ve inanın sayısız alternatifimiz var. Asla vazgeçilmez değiliz.
Yukarıda eğer demişken çok ciddi bir örnek geldi aklıma. Yıllar önce İngiltere’de bir eğer markası olan BROOKS firması atlara çok özel eğerler yapardı. Şu anda böyle bir meslek ve talep de olmadığı için firma artık çok ünlü bir bisiklet selesi üreticisi. Fiyatları çok pahalı çünkü genellikle kişiye özel tasarımlar. Üzerine oturduğunuz deri bir süre sonra sizin kalçanızın şeklini alıyor ve düzenli bakımlarını yaptığınızda son derece konforlu bir seleniz oluyor. Bırakın bizde bir sele firmasını, geçmişte yapılan eyerlerimiz arasında markası olan bir eğer var mıydı acaba? Güya bir orta Asya kültürüyüz biz. Göçerleriz. Atlarla yüzlerce yıl haşır neşir olmuşuz. Bu meslek kaybolsa bile şu anda İngiltere’de bir seleye dönüştü ve inovasyon ile formu değişti, güncellendi ve marka hala yaşatılıyor.
İşte öğretmenlikte de ben şu konudan anlamam diyemezsiniz. Böyle bir lüksümüz yok. Mesleğimiz dönüşecek. Bizler bu dönüşümün neresinde yer alacağız. Eyeri bırakıp öğretmen evinde okeye mi döneceğiz, yoksa selemi yapacağız.
Aziz Sancar’ın dediği gibi günlük siyasetten, sendikaların boş laflarından uzaklaşıp bunlara kafa yormamız lazım. Bu anlattıklarım sadece öğretmenler için değil tüm meslekler için geçerli aslında. Ancak bence öğretmenlik buna en yakın meslekler arasında. Çünkü yıllarca kendisini güncelleyememiş, yüz yıl öncesinin yöntemleri ile eğitim öğretim yapan bizler,  artık yenilenmeli ve dönüşüme hazır olmalıyız. Hiç kimse sınıflara akılı tahta geldi diye bir dönüşüm içinde olduğumuzu iddia etmesin. Ben teknolojiden bahsetmiyorum. Teknoloji sadece bir araç görevi görüyor. Bizim içimizde, zihnimizde olup bitenler önemli.  Her öğretmen bir girişimci olmak zorundadır ve üretebilmelidir.  Hızlı bilgi ve mal üretiminin bir parçası olmadığımız sürece dönüşümü asla yakalayamayacağız.
Öğretmen kodlamadan anlamıyorum diyemez. Web tasarımından uzak kalıyorum, kitap okuyamıyorum, spor yapamıyorum diyemez. Günümüzde milyonlarca dolardan sorumlu bir şirketin CEO sunun sadece yaptığı günlük rutinleri, binde biri sorumluluğuna ve riskine sahip olmadığımız halde yapamıyorum deme lüksüne sahip değiliz. 21. yy da gelişen teknoloji geride kalanları yutmaya hazırlanıyor. Lütfen eyercilerden olmayalım. Kendinizi mutlaka başka mesleklere de hazırlamalısınız. Çünkü Endüstri 4.0 bizlerden bunu bekliyor. Günümüzde bu gelişmeleri yakalamaya çalışan yüzlerce doktor var. Neden böyle bir şeye şu anda ihtiyacı yokken bu gelişmeleri takip etmeye çalışıyorlar. Çünkü bu gelişme sadece bizi değil tüm meslek dallarını ilgilendiriyor.
Bol okumalı ve iyi günler dilerim.

Yorumlar

  1. Oldukça başarılı bir yazı olmuş hocam. Vizyonunuz, meslektaşlarınıza örnek teşkil edecek nitelikte. Kendinizi geliştirme yönündeki çabanız da takdire şayan. Size çalışmalarınızda başarılar ve esenlikler diliyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Yazmak Kolay mı?

Bir kitap yazmaya karar vermek, sadece bir fikir üretmek ya da boş bir sayfayı doldurmaya çalışmak değildir. Bu karar, insanın kendi zihninde ve ruhunda derin bir dönüşüm sürecini başlatması demektir. Çünkü yazmak, yalnızca kelimelerin bir araya getirilmesi değil; düşüncelerin düzenlenmesi, duyguların ifade edilmesi, bilinçli bir farkındalıkla dünyaya yeniden bakmayı öğrenmektir. Bu süreç, insanı önce düşündürür, sonra sorgulatır ve zamanla olgunlaştırır. Yazmaya başlayan kişi yavaş yavaş yalnızca bir okuyucu olmaktan çıkar; dünyayı gözlemleyen, sorgulayan ve yeniden inşa etmeye çalışan biri hâline gelir. Çoğu kişi yazmayı yalnızca hayal gücü yle ilişkilendirir. Oysa yazmak, hayal gücü kadar disiplin , kararlılık ve içsel bir emek gerektirir. Bir masa başına oturup saatlerce düşünebilmek, doğru kelimeyi bulana kadar defalarca cümle kurup bozabilmek, kimi zaman bir paragraf için saatler harcamak bu işin görünmeyen ama en gerçek kısmıdır. Bu nedenle yazarlık, sadece yetenek işi değil; ...

Öğrencime Mektup

      Merhaba Ömer Bir süredir meşgul olduğum, bütün yoğun işlerimin yanında, sanki hiç işim yokmuş gibi kendime yeniden iş çıkarıp   büyük dedelerden başlayan bir aile tarihi   yazmaya giriştim. Onlarca röportaj yaptım, onlarca sayfa notlar aldım, onlarca saatlik ses kayıtları topladım, yüzlerce resim derledim. Akrabalarla konuştukça merakım daha da arttı. Hiç üşenmeden İstanbul, Ankara, İzmir ve Kırşehir’deki akrabaları teker teker ziyaret ettim. Genelde benzer olayları herkes farklı açılardan değerlendiriyor, kendi bakış açısını anlatıyordu. Yüzlerce yıl, insanlık tarihi kadar eski olan sözlü anlatım geleneğiyle hikâyeler günümüze kadar geldiği kadarıyla benim el yazımla kâğıda dökülüyordu. Aralarında eli kalem tutan öğretmenler, doktorlar, hatta savcılar bile olmasına rağmen, daha önce kimse bu konuları merak etmemişti. Sarıkamış’ta şehit olan üç dedemizle ilgili en ufak bir detay bile yoktu. Anlatılanlar çok yüzeyseldi ve bir o kadar da merak uyandırmaktan ...

Erasmus Plus projesi nasıl yazılmalı.

Değerli öğretmen arkadaşlar, Özellikle öğretmenlere seslenmemin önemli bir sebebi var çünkü AB projeleri özellikle bizlere önemli mesleki avantajlar sunuyor ve kendimizi geliştirmenin önemli ayaklarından bir tanesi. Hani hep şikayet ettiğimiz standart konular vardır ya, özel okullardaki imkanlar olsa daha etkili çalışabiliriz. Mesleki tatminim yok, biraz daha esnek çalışabilsek sadece test çözmesek her şey ne kadar güzel olacak, sistem değişiyor kimse bize sormuyor vs. Alın size mükemmel bir fırsat. Hem de öyle böyle değil. Tabi oturup çalışmak şartı ile… Bu yazımızda sizlere Erasmus Plus ile ilgili detayları yazmak istemiyorum. İnternette ve facebook grupları içerisinde yeterince ve hatta fazlası bile var. Vurgulamak istediğim asıl önemli nokta, birçok alanda olduğu gibi bu alanda da plansız ve iç disiplin olmadan çalışmak. Eğer mesleğe ilk atandığım yıl ,ki bu on yıl önceydi, birisi bana nasıl proje yazılması gerektiği ile ilgili soru sorsaydı, sadece klavuzdaki kriterler...