Ana içeriğe atla

Eğitimde Yeni Dönem


Nihayet yeni sistemin bakanları açıklandı. Diğer bakanlıklara değinmeden Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bahsetmek istiyorum. Zira medyadaki genel kanı diğer bakanlıkların beklentinin çok altında kaldığı yönünde. Zaten piyasa hareketlerinden olumsuz tabloyu sezebiliyoruz.
Ancak eğitimde bence öyle bir değişiklik yapıldı ki belki de Ak Parti döneminde şimdiye kadar yapılan en mükemmel değişiklik olmuş. Eğitimin kalbinden gelen ve camiayı çok yakından tanıyan bir bakan ve bir akademisyen.
Bugün biraz bu konudan bahsetmek istiyorum çünkü günlerdir eğitim konusunda öneli beklentiler vardı. Eğer beklenti sağlanamasaydı bence hükümete olan güven büyük oranda sarsılabilirdi. Çünkü hükümetin en önemli eksiklikleri arasında zaten eğitim politikaları geliyor.
Tabi bakanın değişmesi neler değiştirir bilemeyiz ancak kişisel olarak beklentilerimi sıralamak isterim.
Öncelikle camiadaki en önemli eksiklik öğretmenlerin kalitesi. Hizmet içi eğitimlerin üzerine çok ciddi bir şekilde eğilmek gerekiyor. Ancak mümkünse bunu milli eğitim bünyesinden çıkarıp üniversitelere devretmek gerekir. Milyonlarca çocuğu ve genci eğiten bakanlık maalesef kendi personelinin eğitimi konusunda çok yetersiz. Artık öğretmenlerin kongre ve seminerlere katılmaları gerekiyor. Tabi bu da bir maliyet meselesi. Tabi bu konunun da en kısa zamanda çözülmesi lazım. Artık her okulun kendisine ait bir bütçesinin ve ödeneğinin olması gerektiği konusundan bahsetmeye gerek yok herhalde. Tüm eğitim camiasının ısrarla üzerinde durduğu konu bu. Şahsen bütün öğretmenlerin eğitimlere katılmasının önü açılsın ve hepsinin maliyetleri karşılansın demiyorum ancak her okuldan belli kontenjanlar ayrılıp yapılan ulusal ve uluslararası seminerlere ve konferanslara öğretmenlerin katılması gerekiyor. Gerek yurt içi gerekse yurt dışı etkinliklerde MEB öğretmenlerinin boy göstermesi gerekir.
Diğer bir konu ise mesleki motivasyon ve teşvik. Yani çalışan ve çalışmayan öğretmenin birbirlerinden ayrılması. Burada amaç sadece para değil. Ancak bunu bir sistematik programa oturtmak gerekiyor diğer devlet kurumlarında bulunan kariyer basamakları acilen düzenlenmeli ve akademik kariyerin önü açılmalı. Bu birçok sendikanın dile getirdiği gibi öğretmenler dışlamak veya mesleğe leke sürmek anlamına gelmez. Yıllarca yüksek lisans ve doktora yapan, kitap yazan, materyal üreten, proje hazırlayan bir öğretmenle bunların hiçbirini yapmayan öğretmenin artık birbirlerinden ayrılması şarttır. Çalışan insanın hakkını vermek bir kurumda verimliliği arttıran en önemli şeydir bence.
Bu güzel değişiklikten sonra sayın bakandan en önemli beklentilerimiz bunlar olmalı.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Yazmak Kolay mı?

Bir kitap yazmaya karar vermek, sadece bir fikir üretmek ya da boş bir sayfayı doldurmaya çalışmak değildir. Bu karar, insanın kendi zihninde ve ruhunda derin bir dönüşüm sürecini başlatması demektir. Çünkü yazmak, yalnızca kelimelerin bir araya getirilmesi değil; düşüncelerin düzenlenmesi, duyguların ifade edilmesi, bilinçli bir farkındalıkla dünyaya yeniden bakmayı öğrenmektir. Bu süreç, insanı önce düşündürür, sonra sorgulatır ve zamanla olgunlaştırır. Yazmaya başlayan kişi yavaş yavaş yalnızca bir okuyucu olmaktan çıkar; dünyayı gözlemleyen, sorgulayan ve yeniden inşa etmeye çalışan biri hâline gelir. Çoğu kişi yazmayı yalnızca hayal gücü yle ilişkilendirir. Oysa yazmak, hayal gücü kadar disiplin , kararlılık ve içsel bir emek gerektirir. Bir masa başına oturup saatlerce düşünebilmek, doğru kelimeyi bulana kadar defalarca cümle kurup bozabilmek, kimi zaman bir paragraf için saatler harcamak bu işin görünmeyen ama en gerçek kısmıdır. Bu nedenle yazarlık, sadece yetenek işi değil; ...

Öğrencime Mektup

      Merhaba Ömer Bir süredir meşgul olduğum, bütün yoğun işlerimin yanında, sanki hiç işim yokmuş gibi kendime yeniden iş çıkarıp   büyük dedelerden başlayan bir aile tarihi   yazmaya giriştim. Onlarca röportaj yaptım, onlarca sayfa notlar aldım, onlarca saatlik ses kayıtları topladım, yüzlerce resim derledim. Akrabalarla konuştukça merakım daha da arttı. Hiç üşenmeden İstanbul, Ankara, İzmir ve Kırşehir’deki akrabaları teker teker ziyaret ettim. Genelde benzer olayları herkes farklı açılardan değerlendiriyor, kendi bakış açısını anlatıyordu. Yüzlerce yıl, insanlık tarihi kadar eski olan sözlü anlatım geleneğiyle hikâyeler günümüze kadar geldiği kadarıyla benim el yazımla kâğıda dökülüyordu. Aralarında eli kalem tutan öğretmenler, doktorlar, hatta savcılar bile olmasına rağmen, daha önce kimse bu konuları merak etmemişti. Sarıkamış’ta şehit olan üç dedemizle ilgili en ufak bir detay bile yoktu. Anlatılanlar çok yüzeyseldi ve bir o kadar da merak uyandırmaktan ...

Erasmus Plus projesi nasıl yazılmalı.

Değerli öğretmen arkadaşlar, Özellikle öğretmenlere seslenmemin önemli bir sebebi var çünkü AB projeleri özellikle bizlere önemli mesleki avantajlar sunuyor ve kendimizi geliştirmenin önemli ayaklarından bir tanesi. Hani hep şikayet ettiğimiz standart konular vardır ya, özel okullardaki imkanlar olsa daha etkili çalışabiliriz. Mesleki tatminim yok, biraz daha esnek çalışabilsek sadece test çözmesek her şey ne kadar güzel olacak, sistem değişiyor kimse bize sormuyor vs. Alın size mükemmel bir fırsat. Hem de öyle böyle değil. Tabi oturup çalışmak şartı ile… Bu yazımızda sizlere Erasmus Plus ile ilgili detayları yazmak istemiyorum. İnternette ve facebook grupları içerisinde yeterince ve hatta fazlası bile var. Vurgulamak istediğim asıl önemli nokta, birçok alanda olduğu gibi bu alanda da plansız ve iç disiplin olmadan çalışmak. Eğer mesleğe ilk atandığım yıl ,ki bu on yıl önceydi, birisi bana nasıl proje yazılması gerektiği ile ilgili soru sorsaydı, sadece klavuzdaki kriterler...