Ana içeriğe atla

Eğitimde Yetki ve İmkan Farkları

Öğretmenlerimizin Yanındayız - Derincemiz

Yabancı Misafir Öğretmenler: Eğitimde Yetki ve İmkan Farkları

Bu hafta okulumuz, Romanya ve Slovenya’dan gelen öğretmenler tarafından işbaşı gözlem için ziyaret edildi. Yabancı misafirlerimizle geçirdiğimiz birkaç gün, eğitim sistemimiz ve okullarımızın işleyişi hakkında çok önemli gözlemler yapmamı sağladı. Bir blog yazısına sığmayacak kadar detaylı gözlemlerim oldu; ancak özellikle dikkat çekici bulduğum unsurları paylaşmak istiyorum.

İlk olarak belirtmem gerekiyor ki, misafirlerimizi mümkün olduğunca memnun etmek için büyük bir çaba gösterdik. Her türlü ilgi ve alakayı gösterdik; onları okulumuzda ağırlamak, kültürümüzü ve öğretim yaklaşımımızı tanıtmak için elimizden geleni yaptık. Ancak tüm çabalara rağmen, gözlemlerimizde bazı temel farklar ve eksiklikler çok net bir şekilde ortaya çıktı.

Okul Kalabalığı ve Yönetim Yetkisi

Okulumuz oldukça kalabalık bir okul. Binlerce öğrencinin aynı çatı altında eğitim gördüğü bu ortam, misafir öğretmenlerimizin dikkatini çekti. Özellikle Romanya ve Slovenya’dan gelen öğretmenler, okulun kalabalıklığı karşısında şaşkınlıklarını gizlemek konusunda zorlandılar. Bununla birlikte gözlemlerim, yalnızca öğrenci sayısının değil, yönetim yapısının da kalabalık okullarda yaşanan zorlukları belirlediğini gösterdi.

Romanya’dan gelen öğretmenler, kendi ülkelerindeki büyük okullarla kıyasladığında, bizim okulumuzun yönetiminde yetki eksikliği sorununun belirgin olduğunu fark ettiler. Onların okullarında büyük öğrenci gruplarını yönetmek çok daha kolay çünkü yetkinin çoğu okul yönetimlerinde toplanmış durumda. Hatta Slovenya grubunun okulunda, yaz tatilinin ne zaman başlayacağı gibi kararları bile okul müdürü tek başına verebiliyor. Bizde ise böyle bir yetki neredeyse hayal bile edilemiyor.

Bu durum, yalnızca okullarda değil, ilçe ve il müdürlüklerinde de geçerli bir sorun. Eğitim sistemimizdeki yetkisizlik, karar alma süreçlerini yavaşlatıyor ve okulların kendi ihtiyaçlarına uygun çözümler üretmesini zorlaştırıyor. Bin öğrencisi olan bir okulun bütçe ve karar yetkisinin kısıtlı olması, öğretmenlerin ve idarecilerin işini oldukça güçleştiriyor. Oysa uygun mekan, yöntem ve tekniklerle büyük okullar da düzenli ve verimli bir şekilde yönetilebilir.

Ekonomik Şartlar ve Öğretmen Hakları

Misafir öğretmenlerle yapılan gözlemler, ekonomik koşullar açısından da bazı farklılıkları ortaya koydu. Slovenya grubundaki öğretmenler, sahip oldukları haklar ve ek ödemeler konusunda oldukça şaşkındılar. Öğlen yemek parası almak, yol masraflarının karşılanması ve benzeri küçük haklar, bizim öğretmenlerimizin çoğu için hayal edilemez durumdaydı. Misafirlerimiz, sahip olduğumuz misafirperverlik ve ilgiden dolayı bazı eksiklikleri anlayışla karşıladılar; ancak bu, sürdürülebilir bir durum değil.

Eğitim sistemimizde acilen ekonomik ve idari değişikliklere ihtiyaç var. Özellikle büyük okulların bütçelerinin artırılması ve öğretmen haklarının iyileştirilmesi, hem öğretmenlerin motivasyonunu artıracak hem de öğrencilerin kaliteli eğitim almasını sağlayacaktır. Binlerce öğrencisi olan bir okulun bütçesiz kalması düşünülemez; çünkü okulların her zaman çok sayıda ihtiyacı ve masrafı vardır. Bu ihtiyaçları karşılayacak kaynaklar, eğitim sisteminin öncelikli sorunlarından biri olmalıdır.

İdarecilerin Donanımı ve Eğitimleri

Bir diğer önemli konu, okul idarecilerinin sahip olduğu donanım ve liderlik becerileri. Bu, daha önce İspanya’daki okullarda da gözlemlediğim bir durumdu. İdarecilerin yetkinliği, okulun genel başarısını doğrudan etkiliyor. Maalesef bizim okullarda idarecilerin kariyer basamakları ve liderlik eğitimleri yeterince yapılandırılmamış durumda.

Romanya ve Slovenya’dan gelen öğretmenler, okullardaki yönetim süreçlerinin ne kadar etkili olabileceğini, idarecilerin güçlü liderlik ve karar alma yetkisine sahip olmasıyla gördüler. Bu nedenle öğretmenlik kariyer basamaklarının yeniden düzenlenmesi ve idarecilere özellikle liderlik, yönetim ve kriz çözme becerilerini geliştirecek eğitimlerin verilmesi kritik öneme sahiptir.

Kültürel Gözlemler ve Misafirperverlik

Misafirlerimizin gözlemleri yalnızca yönetim ve bütçe ile sınırlı değildi. Kültürel farklılıklar ve öğretmenler arası iletişim de dikkat çekici oldu. Komşu ülkelerdeki öğretmenler, Türkiye’deki öğretmenlerin misafirperverliği ve öğrencilerle olan ilgisini takdir ettiler. Bu, eğitim sistemimizdeki bazı eksikliklerin üzerini örtmekle birlikte, kalıcı çözümler için yeterli değildir.

Özellikle büyük ve kalabalık okullarda, öğretmenlerin öğrencilerle birebir ilgilenebilmesi için hem yönetimsel hem de ekonomik olarak desteklenmeleri gerekir. Misafirlerimiz, okulumuza gösterilen ilgiyi takdir ettiler; ancak “bu, sistematik ve sürdürülebilir bir yaklaşım değil” mesajını da net bir şekilde verdiler.

Sonuç ve Öneriler

Yabancı öğretmenlerin gözlemleri, eğitim sistemimizde acilen ele alınması gereken bazı temel sorunları ortaya koyuyor:

  1. Yetki eksikliği: Okul yönetimlerinin karar alma yetkisi çok sınırlı. Büyük okulların yönetimi için gerekli özerklik sağlanmalı.

  2. Ekonomik haklar: Öğretmenlerin hakları, diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında geride kalıyor. Yol, yemek ve ek ödemeler gibi temel haklar gözden geçirilmeli.

  3. Bütçe sorunları: Kalabalık okulların bütçeleri yetersiz. Binlerce öğrenciyi barındıran okulların finansal kaynakları artırılmalı.

  4. İdarecilerin donanımı: Okul müdürleri ve idarecilerin liderlik becerileri geliştirilmelidir. Eğitimleri yeniden yapılandırılmalı.

  5. Sürdürülebilir misafirperverlik: Öğretmenlerimizin misafirperverliği takdir ediliyor; ancak sistematik sorunlar, bireysel çabalarla kapatılamaz.

Tüm bu gözlemler, Türkiye’deki eğitim sisteminin potansiyelini ve sorunlarını ortaya koyuyor. Misafir öğretmenlerimizle yapılan bu tür işbaşı gözlemler, yalnızca karşılaştırma yapmakla kalmıyor; aynı zamanda sistemin hangi alanlarda geliştirilmesi gerektiğine dair somut fikirler veriyor.

Sonuç olarak, kalabalık okulların yönetiminde, öğretmen haklarında ve idarecilerin donanımında yapılacak iyileştirmeler, eğitim sistemimizin kalitesini artıracaktır. Eğitimde başarı sadece akademik sonuçlarla ölçülmemeli; öğretmenlerin motivasyonu, okulun yönetimi ve öğrencilerin öğrenme ortamı da eşit derecede önemlidir. Yabancı öğretmenlerin gözlemleri, bu noktada bize hem bir uyarı hem de yol gösterici bir rehber niteliği taşıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Yazmak Kolay mı?

Bir kitap yazmaya karar vermek, sadece bir fikir üretmek ya da boş bir sayfayı doldurmaya çalışmak değildir. Bu karar, insanın kendi zihninde ve ruhunda derin bir dönüşüm sürecini başlatması demektir. Çünkü yazmak, yalnızca kelimelerin bir araya getirilmesi değil; düşüncelerin düzenlenmesi, duyguların ifade edilmesi, bilinçli bir farkındalıkla dünyaya yeniden bakmayı öğrenmektir. Bu süreç, insanı önce düşündürür, sonra sorgulatır ve zamanla olgunlaştırır. Yazmaya başlayan kişi yavaş yavaş yalnızca bir okuyucu olmaktan çıkar; dünyayı gözlemleyen, sorgulayan ve yeniden inşa etmeye çalışan biri hâline gelir. Çoğu kişi yazmayı yalnızca hayal gücü yle ilişkilendirir. Oysa yazmak, hayal gücü kadar disiplin , kararlılık ve içsel bir emek gerektirir. Bir masa başına oturup saatlerce düşünebilmek, doğru kelimeyi bulana kadar defalarca cümle kurup bozabilmek, kimi zaman bir paragraf için saatler harcamak bu işin görünmeyen ama en gerçek kısmıdır. Bu nedenle yazarlık, sadece yetenek işi değil; ...

Öğrencime Mektup

      Merhaba Ömer Bir süredir meşgul olduğum, bütün yoğun işlerimin yanında, sanki hiç işim yokmuş gibi kendime yeniden iş çıkarıp   büyük dedelerden başlayan bir aile tarihi   yazmaya giriştim. Onlarca röportaj yaptım, onlarca sayfa notlar aldım, onlarca saatlik ses kayıtları topladım, yüzlerce resim derledim. Akrabalarla konuştukça merakım daha da arttı. Hiç üşenmeden İstanbul, Ankara, İzmir ve Kırşehir’deki akrabaları teker teker ziyaret ettim. Genelde benzer olayları herkes farklı açılardan değerlendiriyor, kendi bakış açısını anlatıyordu. Yüzlerce yıl, insanlık tarihi kadar eski olan sözlü anlatım geleneğiyle hikâyeler günümüze kadar geldiği kadarıyla benim el yazımla kâğıda dökülüyordu. Aralarında eli kalem tutan öğretmenler, doktorlar, hatta savcılar bile olmasına rağmen, daha önce kimse bu konuları merak etmemişti. Sarıkamış’ta şehit olan üç dedemizle ilgili en ufak bir detay bile yoktu. Anlatılanlar çok yüzeyseldi ve bir o kadar da merak uyandırmaktan ...

Erasmus Plus projesi nasıl yazılmalı.

Değerli öğretmen arkadaşlar, Özellikle öğretmenlere seslenmemin önemli bir sebebi var çünkü AB projeleri özellikle bizlere önemli mesleki avantajlar sunuyor ve kendimizi geliştirmenin önemli ayaklarından bir tanesi. Hani hep şikayet ettiğimiz standart konular vardır ya, özel okullardaki imkanlar olsa daha etkili çalışabiliriz. Mesleki tatminim yok, biraz daha esnek çalışabilsek sadece test çözmesek her şey ne kadar güzel olacak, sistem değişiyor kimse bize sormuyor vs. Alın size mükemmel bir fırsat. Hem de öyle böyle değil. Tabi oturup çalışmak şartı ile… Bu yazımızda sizlere Erasmus Plus ile ilgili detayları yazmak istemiyorum. İnternette ve facebook grupları içerisinde yeterince ve hatta fazlası bile var. Vurgulamak istediğim asıl önemli nokta, birçok alanda olduğu gibi bu alanda da plansız ve iç disiplin olmadan çalışmak. Eğer mesleğe ilk atandığım yıl ,ki bu on yıl önceydi, birisi bana nasıl proje yazılması gerektiği ile ilgili soru sorsaydı, sadece klavuzdaki kriterler...